Biyogaz Tesisleri Fizibilite Çalışmaları

Türkiye gibi gelişmekte olan ve nüfusu hızla artmakta olan bir ülkenin büyümesinde en büyük etkenlerden olan sanayileşme süreci ülkemizde de son yıllarda yüksek ivme kazanmıştır. Büyüme ile beraber ülkenin enerjiye olan ihtiyacı oldukça artmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak adına ülkemizde çeşitli yöntemler ile elektrik enerjisi üretilmektedir. Geleneksel elektrik

enerjisi üretim sistemleri, doğal kaynakların tüketilmesi ve çevresel açıdan onarımı mümkün olmayan olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Çevreye verilen değerin artmasıyla birlikte tüm dünya üzerinde yenilenebilir enerji kaynakları büyük önem kazanmakta ve hızla gelişim göstermektedir. Türkiye‟nin yenilebilir enerji kaynağı potansiyeli ülkenin tüm enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde olmasına rağmen, bu konuda gerekli bilgi ve yatırımlar oldukça yetersizdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından olan biyokütleden enerji üretimi Avrupa‟da özellikle Almanya‟da üretilen enerjinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Almanya‟da yaklaşık olarak 7.900 adet biyogaz tesisi mevcuttur ve ülke hızlı bir biçimde geleneksel elektrik enerjisi üretim sistemlerinden vazgeçip, tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı tesislere yönelmiştir ( Biyogaz tesisleri tarımsal atık, gıda ve özel yetiştirilen enerji bitkilerinden biyogaz veya elektrik üretmektedir. Bu sistemler Dünya’da tek olarak faaliyeti esnasında enerji kullanan değil enerji üreten sistemlerdir. Biyogaz özelliği açısından doğalgaza çok yakın olup, anaerobik bakteriler tarafından organik maddelerin fermente edilmesi esnasında dışarıya çıkmaktadır.

Son yıllarda artan dünya nüfusu, bu nüfusun gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için artan tarımsal faaliyetler ve sanayi üretimi nedeniyle ortaya çıkan atık miktarında da artışlar meydana gelmiştir. Atıkların kontrolsüz bir şekilde depolanması, yer altı suyuna sızmaları, hastalık ve patojenlerin ve diğer zararlıların gelişeceği bir ortam oluşturmaları ve sera gazlarının çıkışına neden olmak yoluyla çevreye ve insan sağlığına zarar vermektedir. Bunun yerine önemli sorunlara neden olan bu atıklar, mikroorganizmalar vasıtasıyla kompost ya da biyogaz a dönüştürülerek, çöp olmaktan ziyade daha çok ekonomik katma değer oluşturabilecek  bir  ham  madde  olarak  değerlendirilebilir.  Atıkların  bu  şekilde  değerlendirilmesi, ülkemizdeki mevcut enerji açığının kapatılmasına, arazilere uygulanan gübre ihtiyacında dışarı bağımlılığın azalmasında,    yoğun  tarımsal  faaliyetler  sonucunda    toprakların  azalan  verimlilik  potansiyelin artırılmasında ve çevre kirliliğinin azaltılmasında katkılar sağlayacaktır. Ülkemizde ve özellikle bölgemizde kompost ve biyogaz tesislerinin önemi yeterince tanınmamış ve henüz yaygınlaşamamıştır. Avrupa birliğince 2012 yılına kadar yapılması organik atık depolama kriterlerine uyum sürecinde, açığa çıkan atıkların uluslar arası kriterlere uygun bir biçimde bertaraf edilmesi kararına göre ülkemiz dahil tüm gelişmekte olan ülkelerde bu tür tesislerin yaygınlaşması gerekmektedir. Hızla gelişen ülkemizde de önümüzdeki yıllarda bu konunun önemi giderek artacaktır.

 

ETA Çevre olarak 25.11.2015 tarihinde güncellenen Çevre Danışmanlık Yeterlik Belgesi ile Çevre danışmanlığı hizmeti, ÇED Yeterlik Belgesi ile hâlihazırda ortalama 40 firmaya ÇED ve Çevre Danışmanlığı hizmeti vermekteyiz.